"Bu surecleri [nufus politikalari] duzenleyen seckinler, ongorulebilir varsayimlarla degil, toplumun, bireylerin sartlandirilmasi ve yonlendirilmesi yoluyla doldurulacak bos bir sayfa oldugu fikri etrafinda gelisen gelisiguzel bir toplum modeli uzerinden hareket etmislerdir. Ancak bir arastirmacinin ileri surdugu gibi, "bos sayfanin karanlik bir yani vardir. Insan dogasinda uyandirdigi bosluk totaliter rejimler tarafindan hemen doldurulur ve boslugun soykirimla doldurulmasinin onune gecilemez. Bosluk, egitimi, cocuk yetistirmeyi ve sanati yolundan cikaracak toplum muhendisligiyle doldurulur... Bu, yasam karsiti ve insanlik karsiti kuramsal bir soyutlamadir". (...) Milliyetci seckinler ne kadar isteseler de, kulturel ve etnik anlamda tamamen tarafsiz bir homojenlik soz konusu olamaz." Osmanli Imparatorlugu'nun dogu vilayetleri, Ermenilerin, Turklerin, Kurtlerin, Araplarin birlikte yasadigi bolgelerdi. Imparatorlugun dagilmasi ve ulus-devletin dogusu, bu durumu siddetli bir sekilde ve siddet iceren sureclerle degistirdi. Modern Turkiye'nin Insasi, 1913-1950 arasinda Ittihatci ve Kemalist rejimlerin Turkiye'nin dogusunda, bolgeyi etnik acidan homojenlestirme ve Turk ulus-devletine dahil etme amaciyla uyguladigi cesitli milliyetci nufus politikalarini ele aliyor. Fiziksel yikim, surgun, zorla asimilasyon ve hafiza politikalari gibi, ulus-devlet icinde etnik ve kulturel homojenligi saglamak adina rejimin kullandigi toplum muhendisligi araclarini inceliyor. Yazarin kisisel gorusmelerle de pekistirdigi, soz konusu bolgelerde daha evvel yapilmis sozlu tarih calismalarini, yazili kaynaklari ve belgeleri de kapsamli bir sekilde ele alan bu arastirma, zengin bir tartisma perspektifi ortaya cikariyor. Ugur Umit Ungor, farkli etnik kimliklerin yillarca beraber yasadigi bir sosyal hayatin merkezi olan dogu vilayetlerinin, milliyetci seckinlerce nasil nufus politikalarinin odagi ve kitlesel siddetin sahnesine donusturuldugunu gosteriyor. (Tanitim Bulteninden)
"synopsis" may belong to another edition of this title.